Yıllar sonra birileri buralara gelip ne de güzel bir blog sayfasıymış der mi? Burası ne de olsa bir alan. Biri bu alanı kendince doldurmuş ve terk edip gitmiş. Gecinden versin diyebilirsiniz. Ama bu işin bir de gerçek tarafı var. Bu yazıyı ele alma sebebim yakın zamanda hayatını kaybetmiş bir youtuberdır. Altın elbiseli adam olarak bilinen Barkın Bayoğlu, motosiklet hakkında her türlü faydalı bilgiler veren bir Youtube kanalıydı. Allah yakınlarına bolca sabırlar versin.
Bazılarınız, Youtube ile blog arasında ne benzerlik var, diyeceksiniz. Aslında pek fark yok. İkisinde de hayatını veya bir konu hakkında faydalı bilgiler vermeye çalıştığın kişiye özgü alan. Biri görsel, diğeri yazı halindedir. Hassas bir konu olduğundan fazla uzatmayacağım. Dünyaya gelen insan denen mahlukat fani hayatında sürekli bir iz bırakma peşinde koşmuştur. Kısmen bu içgüdüsel yaklaşmdan kaynaklı bu okuduğunuz bloglar ortaya çıktığını düşünmekteyim. İyi ki de bu bloglar ortaya çıkmış ve hala çıkmaya devam etmektedir.
Bloglarda insanların yaşantılarını, tecrübelerini, umutlarını, sevinç ve hüzünlerini bulabilirsiniz. Kendisi istemese de yazdığı yazılarda azar azar bunları hissedersiniz. Hissetmekle kalmaz, bunlara okuyucu da ortak olur. Bu sebepten ötürü olacaktır ki arkasında verdiği o güzel paylaşımlarından kendisini hatırlayacak bazı kişiler olacaktır. O zaman dostlar bizi hatırlasın, güzel yazılarımızın hatrına..
Kaliteli yaşayın ve hep sevdiklerinizle birlikte olun..
Bizden mektuplar ise, belki herşeyi değil ama anlattığımız kadarında sahici olmak en güzeli, doğrusu. Kendi alanıma hesap sokmadan, vardır değeceğim bir zihin bir kalp diyerek önce kendi huzur duymalı insan. Bu nedenlerden ötürü de blogları sosyal medya mecralarının dışında farklı bir yerde görüyorum hep..
YanıtlaSilYusuf Bey, görsel sizin çektiğiniz bir fotoğraf ise çok güzel olmuş. Selamlar..
Merhaba, bloglar sanırım biraz gazeteciliğe kayıyor. Ama ondan daha samimi olduğu için bir ayrım noktasına sahiptir. Saygılar..
SilYusuf oğlum. Kendimi artık kolayca hayata kaptıramamamın, genellikle hüzünlü olmamın nedeni kayıplarım ve bende artık yerleşmiş ve yakınlarım dâhil sevdiğim bir yığın insanı kaybetme korkusu. Gerçekten de içimi rahatlatacak hiçbir açıklama getiremiyorum bu hâle. Belki de ben aşırı üzülüyorum gidenlere, hiçbir söz beni teselli etmiyor, gideni tanımasam bile.
YanıtlaSilDilerim ilerideki nesillere güzel kayıtlar bırakabi,liriz. Hayırlı uzun ömürler dileklerim ve sevgilerimle oğlum.
Ece abla sizin ince düşünceli olmanızdan kaynaklı kendinizi çok yormaktasınız. İstemsiz bir şey olduğundan benzer olarak gidenin ardından fazla üzülme durumu bende de oluyor. Umarım ilerideki nesillere güzel ve faydalı kayıtlar bırakırız. Saygılar, sevgiler..
SilÖlüm bir hakikat. Bir gün buralar, dediğiniz gibi, ölü insanların günlüğü olarak kalacaktır.
YanıtlaSilBu günlükler umarım ileridekilere faydalı olur.
SilÖlümlele de terkedilmiyor buralar. Ölünce kesinleşiyor sadece. Zaman geliyor insanın kendi terkediyor blog mecrasını. Bir yaşam var, meşgaleler... Dün düşündüm de ilerde çoluk çocuğuna karışınca nasıl yazarım ben. Üzüldüm... Ölmek değildi ama sonuçta bir kopma vardı.
YanıtlaSilHaklısınız, dediğiniz gibi ikisi de bir kopmadır.
SilBirçok tanıdığım blog yazarı bu dünyadan göçüp gitti ve blogları öksüz yetim kaldılar...bu son tabiki bizlerinde başına gelecek ama önemli olan iyi ve kaliteli şeyler paylaşmak ve bize verilen ömrü güzel değerlendirebilmek...
YanıtlaSilAllah sabırlar versin. Gideni değil de elimizde kalanı iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
SilYazmak Ölümsüz Olmaktır diyorum her zaman. Farklı bir dünyaya göçeceğiz orası kesin fakat arkamızda bıraktıklarımız bizi yaşatacak. Altın Elbiseli Adamı nasıl yaşatıyorsa..
YanıtlaSilHaklısınız. Yazmak çok değerli bir şey. Üretebiliyorsan ve bunları gelecek nesillere aktarabiliyorsan o dediğiniz ölümsüzlüğe ulaşılabilinir.
SilÖlsek bile arkamızda anlamlı şeyler bırakabiliyorsak; adımız hep anılacak demektir...
YanıtlaSilKesinlikle öyle..
SilBen de düsünürüm zaman zaman öldükten sonra bloglarimiz ne olacak diye 😊. Google amca silmezse kalir öylece...
YanıtlaSilBelki de yazıları muhavaza etmeleri için blog şifrelerimizi miras olarak sonraki nesillere bırakmalıyız :)
SilBu konu epey bir süredir benim de aklıma geliyor. Yıllar önce takipte olduğum bir blogger'e kaybettiğimde çok üzülmüştüm. Dediğiniz gibi bir gün gelecek biz de buraları terkedeceğiz. Dilerim ki; insanlara faydalı bilgiler verebilmenin yanısıra bilhassa yaşadığım tecrübelerin ışığında insani duyguları yeterince aktarabilirim. Bu vesileyle, 30 Ağustos Zafer Bayramınızı ve Kurban Bayramınızı tebrik ederim. İyi bayramlar...
YanıtlaSilDüşünmesi bile ilginç bir konu. Kusura bakmayın bloga bakamadığımdan yorumunuza bayramdan sonra bakabildim. İyi günler dilerim.
Sil50 veya 100 yıl sonra, bu zamanın insanının kültürünü, edebiyatını, teknolojisini öğrenmek için yazılarımız tarihi araştırmalara konu olabilir belki. Ayrıca ben ileride çocuklarıma blogger şifremi verip bir miras bırakmayı düşünüyorum :)
YanıtlaSilEminim gelecek nesiller böyle bir mirası beklemeyecektir :)
SilBunu bende çok düşünmüşümdür. Ölüp gideceğim, yazılarım, çizimlerim hepsi arkada kalacak diye :(
YanıtlaSilFakat olsun, en azından zerrecikte olsa bırakabileceklerimizin olması iyi bir şey :)
Öldüğümde çürüyen cesedimizle doğayı, yazıp çizdiklerimizle de beyinleri besleriz :P
Bu doğanın kanunu :)
SilEsasen olmayabilir zira 10 yıllık maksimum alan adı alınabiliyor. Sonrasında da kalanlar unutur bence.. Tabi kastettiğin bu değildi ama farklı bir bakış açısı sunmak istedim.
YanıtlaSilBen çocuklarım için yazıyorum,her açtıklarında annelerini bulacaklar.
YanıtlaSililginç bir konu olmuş ben de bazen düşünürüm ben öldükten sonra acaba bloğum halen okunmaya devam edecek mi diye.
YanıtlaSilBloglar ve sosyalmedya hesaplarımız için merak ettiğim bir konu. Geleceğe bir iz bırakmak gibi yazılar orada duracaktır.
SilYusuf düşüncelerime tercüman olmuşsun.Dijital dünyaya bıraktığımız en değerli miraslarımız bloglarımız.Kişisel bir blogum yok henüz ama bir gün ölsem bile yazılarımdan faydalanacak kişileri düşününce mutlu oluyorum.
YanıtlaSil