İçtiğiniz Kahve Kişiliğiniz Hakkında İpucu Verir


Ben tamamen kahve hayranıyım. Belki kahvesever biri olduğumu söylemek daha doğru olacaktır. Her gün süt ile tamamlanmış sıcak bir filtre kahve ile güne başlamak hoşuma gidiyor. Ama içtiğim kahve türünün aslında kişiliğimle doğrudan bağlantılı olduğunu okudum ve buna gerçekten çok şaşırdım. 

Kahve içmek iyidir. Bazıları kahvenin kalp çarpıntısı yaptığını söylese de; günde birkaç bardak kahve kalp krizi riskini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda kokulu kahve daha az stresli olmanızı sağlar. İçtiğiniz kahvenin türü ne? Aslında bu tercihler senin hakkında çok şey söyleyebilir. Bu çalışma kahve içen 1000 kişinin alışkanlıkları incelenerek oluşturulmuş. Ankete katılanların kişisel tarzları ve psikolojik özellikleri değerlendirilmiş.

Sade kahve içenler: Özü sözü bir, işleri basitleştirmeyi seven, sessiz fakat huysuz ve sade karakterli kişilerdir. 
Espresso içenler: Liderlik yapan, çok çalışan fakat huysuz, ne istediklerini bilen kişilerdir.
Latte içenler: Evhamlı olma eğilimli, insanları memnun etmekten hoşlanan, karar verme konusunda genellikle kararsız kişilerdir.
Cappuccino içenler: Takıntılı, kontrolcu, yaratıcı, dürüst, motive, mükemmel arkadaşlar edinir fakat yaratıcı olmayan şeylerden de sıkılan kişilerdir.
Frappucino İçenler: Her şeyi bir kere de olsa deneyen, trendi belirleyen, maceraperest, cesur, sağlıklı seçimler yapmayan kişilerdir. 
Hazır kahve içenler: Neşeli, iyimser, rahat, işleri erteleme eğiliminde olan kişilerdir. 
Soya sütlü kahve içenler: Bakımlı, detay odaklı, kendine güvenen, kendini düşünen kişilerdir.  

Anket sonuçları bize bunları söylüyor, fakat bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

*Bu yazıda bahsedilen anket 2014 yılı TIME dergisinin bir yazısında yayımlanmıştır.

Okunsun Diye Yazmıyorum Yazılarımı


Okunsun diye yazmıyorum yazılarımı. Düşüncelerim bir yerde dursun diye yazıyorum. Eğer bir gün ben, ben olmaktan vazgeçersem arkamdaki yazılara bakıp kim olduğumu anlamaya çalışacağım. Dışardan bakarsan denizin derinliğini anlayamazsın. Anladığını sanır kendini kandırırsın. İnsan sığ sularda yüzerken denizin derinliğini ancak anlayabilir. Yazımda bir okyanusdan değil de bir denizden bahsettim. Hayatımda ben hiç okyanus mu gördüm? Akvaryumdaki balığa sen okyanusun güzelliklerini anlatsan nafile. İşte ben kendimi o akvaryumdaki balık gibi hissediyorum. Dışarı açılamamış, yalnız.. Açılsa belki güzel şeyler olacaktı. Biraz da kendime şımarık desem yanlış olmaz. Şimdi nereden çıktı bu diyebilirsiniz? Ben akvaryumdaki balığım ya işte sabah akşam yemimi dışarıdan hazır almaya alışmışım. Kendi yemimizi kendimiz bulmuyoruz veya çaba bile göstermiyoruz. 

Birileri dışarıdan o böyle olmaz, bu böyle olur gibi söylemlerde bulunuyor. Sen ona neden bakıyorsun? Boşver, elalem ne derse desin. İşin elaleme kaldıysa ağzı torba değildir ki büzesin. Unutma insan her zaman kendinden sorumludur. Kendin bir hata yaparsan bir süre sonra acısına katlanırsın. Başkası senin adına hata yaparsa acısı geçmez. Çünkü kendi hakkını başkasına kullandırmışsındır. Sonucunda pişmanlık hissedersin. Eline bazen fırsat bir kez geçer. Her gününü son gününmüş gibi yaşayarak kararlarını ver. Karar verirken de bir sorumsuz gibi kararlarının altı boş olmasın. Kısaca kendini yetiştir. Yere sağlam basmak için biraz da kitap oku diyerek ben kaçayım artık. Bu da böyle kısa yazılarımdan biri olsun.

Çok Blog Okuyan Mı Çok Youtube İzleyen Mi Bilir?


Şimdi "Çok okuyan mı çok gezen mi bilir?" polemiğine ayrı bir boyut katacağım. Çok blog okuyan mı bilir? Yoksa çok youtube videosu izleyen mi bilir? Günümüzde internetin büyük bir bilgi kaynağı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. İnternet sayesinde görsel ve işitsel olarak pekçok bilgiye kısa yoldan ulaşırız. Bu yazımda internet üzerindeki yazılı ve görsel bilgi kaynaklarını dikkate alarak yazdım.

Okumak, çok eski zamandan beri insanların yaptığı bir eylemdir. Bir eylem olarak kalmayıp bilgiye ulaşma yolumuzdur. İnsan görerek, dinleyerek öğrenir; fakat okuyarak daha fazla öğrenir. Öğrenmek için çaba sarfedilmesi gerekir. En azından ben böyle daha iyi öğrendiğimi düşünüyorum. Görsel ve işitsel yollarla da öğrenmeyi sağlarız. Bize daha eğlenceli geldiği için birçoğumuz kitaplara ve bloglara sırtını dönüp sadece kendini sanal ortamda bulunan video platformlarına bırakmış durumda. Her şey iyi, güzel ve hoş da unuttuğumuz bir şey var. İnsanda kısa ve uzun ömürlü olmak üzere iki tür bellek vardır. Sanal ortamda bulunan video platformlarında (youtube vb.) bilgiler görsel ve işitsel olarak karşımıza gelir ve gider. Sanal ortam artık bilgi çöplüğüne dönmüş. Bir video izleyeceğim diye gereksiz fazladan bilgi kirliliğine de maruz kalmaktayız. Gördüğün veya duyduğun bir bilgi ile belki bir daha karşılaşmayacaksın. Tekrarlama yapmadığın için görsel sanal ortamdan öğrendiğin yüzlerce bilgi kısa süreli belleğimizde belli bir süre sonra kaybolup gider. Peki, ben görsel ve işitsel bilgiyi ikişer kez izlersem öğrenemez miyim?

Bir öncekinden daha fazla uzun sürede aklında bilgiyi tutarsın, fakat bu kez de öğrendiğin bilgileri gruplamadığın (önceki öğrendiğin bilgilerle ve yeni öğrendiğin bilgiler arasında bağ kurmadığın) için yine bellekte bilgiler kısa zamanda unutulup gider. Nedeni ise youtube gibi platformlarda bilgiler sürekli bir anlık gelip gidiyor. Sonra bunu da izler misiniz? diye tavsiyeler vardır. Ondan ona derken istediğimiz şeyden farkında olmadan uzaklaşmışız.

Sanırım günümüzün en büyük hastalığı unutkanlık. Ben genel anlamda unutkanlığı kısa süreli bellekte tuttuğumuz gereksiz bilgilere bağlıyorum. Bir kitabı bütünce okuruz, ama bir videoyu parça parça izleyebiliriz. Hatta bir serinin kitabını asla 1.kitabı okumadan 2.kitabı okuyarak başlamayız, ama bir videonun ortasından izleyebiliriz. Kitap,blog gibi şeyleri okuyarak hem düşünme zamanımız oluyor hem de önceki öğrendiğimiz bilgiler ile yeni öğrenilen bilgiler arasında bağlantı kurmamız için zamanımız oluyor. Yazılı bir bilgiyi okurken isteğiniz ile kitabun başına oturduğunuz için tüm dikkatinizi de toplamış olursunuz. Bu sayede uzun süreli belleğe bilgileri atmış olur, hayatınızın büyük bir bölmünde bu bilgiyi hatırlarsınız.

Burada sadece kitap,blog okuyun demiyorum. Okuyarak bilgileri öğrendikten sonra youtube gibi platformlardan bilgileri pekiştirmiş olursunuz. Yola ilk çıkış noktamızın her zaman okumak olması gerektiğine inanıyorum.

Siz nasıl düşünüyorsanız yorumlarda belirtirseniz sevinirim..
        

Blog Anket Sonuçlarından Satır Başları


Tam bir yıl önce "sizi daha iyi tanıma anketi" adlı başlattığım ve hala devam etmekte olan anketten bazı satır başları vermek istiyorum. Bazılarınız unutmuş olabilir, ama ben bu bir yıl içinde anket sayesinde bloğumu okuyan değerli okuyucularımın isteklerini göz önüne almaya çalıştım. İleti kutuma gönderilen yazılarımla ilgili olumlu veya nadiren olumsuz bazı görüşleri de dikkate alıyorum. Burada bir okuyucumun bile değerli vaktini alıyorsam gerçekten büyük bir sorumluluk altında olduğumu hissediyorum. Bu bilinçte bir blog yazarı olarak blog yazarı arkadaşlarıma yorum yapmaktan çekinmiyorum. Bazı dönemler günlük iş yoğunluğundan (özellikle son birkaç ayda) yeni yazıları takip edemediysem kusuruma bakmayın.

Hazırladığım anketi dolduran ve yorumlarıyla blog yazarı olma yolunda bana ışık tutan herkese teşekkürlerimi borç bilirim. Anket sonuçlarını açıklarken, lütfen af buyurun, hepsine yer veremedim. Fakat dikkat çeken bazı cevapları açıkladım. Beni sevindiren şey ise ankette hiç olumsuz cevap almadım. Anketin sürekli açık olacağını belirteyim, doldurmak isterseniz yazı sonunda linkini bulabilirsiniz.

1) Bloğumda daha çok ne tür içerikler görmek istersiniz?

En çok istenen başlıklar : kişisel yazılar, gezi veya mekan ilgili, hobi ve koleksiyon ilgili yazılar
En az istenen başlıklar   : teknoloji, sağlık ve spor ilgili yazılar 

2) Bloğumu hangi sosyal medya aracılığı ile takip etmeye başladınız?

En fazla: blog sayfasının adresinden ve google+ hesabından

3) Acı bir kahve tadında kişisel web günlüğünü görünce aklınıza ilk gelen kelime nedir?

İçtenlik,
Kahve,
Hatır,
Çaba,
Yaşama dair güzel bir blog,
Kendine özgü,
Yusuf oğlumun şiir dinletileri,
Hikaye,
Farklı,
Hayatın kendisi,
Naif, 
Yaşanan tecrübeler,
Emek verilmiş, 

4) Blog sayfam hakkında şunu düzeltsen daha iyi olurdu dediğiniz şey nedir? 

Hep böyle kal,
Her şey yolunda,
Facebook üzerinde daha aktif olarak paylaşım olsa,
Skype/OneNote entegrasyonu olsa daha hoş olur,
Kusursuz diyebilirim. bence bu hali oldukça güzel,
Fırsatın olsa da, daha çok okusak seni,
Henüz inceleme fırsatım olmadı,
Sayfanız sade ve güzel bence,
Olduğun gibi olmaya devam et,
Dikkatimi çeken bir şey olmadı şimdiye kadar,
Çok başarılı buldugum için diyecek bir şey yok,