Biri Karadeniz Mi Dedi?


Trabzon

Kendime uzun zamandır verdiğim bir sözü gerçekleştirdim. Evet, Karadeniz'in doğusunu gezdim. Gezi ile birlikte ülkemizin ne kadar güzel olduğunu birkez daha gördüm. Klasik bir söz gibi gelecek ama gerçekten ülkemizin dört bir yanı cennet. Karadeniz'i öyle benim yaptığım gibi dört günde gezemezsiniz. Gezip görmediğim daha çok yer olduğunu biliyorum ve gezmek için Karadeniz'e bir daha gitmem gerektiğini not defterimin kenarına büyük puntalarla yazdım. 

Samsun'dan yola çıkıp yeşillikleri görünce işte Karadeniz'e geldim diyebilirsiniz. Karadeniz'in güzel bir yanı tüm şehirlerin deniz kıyısı boyunca sıralanması ve birbirine çok yakın olmasıdır. Ünye şehir merkezine geldiğimizde balıkçı tekneleri ve barakalarının bazıları kötü görüntü dese de ben güzel bir görüntü oluşturduğunu söyleyebilirim. Şehir merkezinde uzunca bir iskele üstünde onlarca insanın yürüyüş yaptığını, balık tuttuğunu ve fotoğraf çektiğini görebilirsiniz. 


Karadeniz'in kır pidesi meşhur ve bunu herkes tereddütsüz bilir. Bilir lakin Ordu'nun Bolaman ilçesinin pidesi ayrı meşhur. Pidenin lezzetli olması yanında bulunduğu mekan da çok güzel. Kendinizi sahil kenarına bırakıyorsunuz, denizin ılık esintisi ve martıların sesi altında sıcak Karadeniz kır pidesini afiyetle yiyorsunuz. Fatsa'yı geçince Karadeniz eski sahil yoluna saparsanız Perşembe ilçesine gelmeden Bolaman'ı görürsünüz. Bolaman'a geldiğinizde buraya uğramadan geçerseniz bence pişman olursunuz. Ben de bir tavsiye üzerine keşfettiğim için dostlarınıza tavsiye edin çünkü manzarası kesinlikle eşsiz.


Bolaman'dan Perşembe'ye doğru çıktıktan yaklaşık 5-10 km sonra Medrese önüne varınca yol kenarında Uzun Saçlının mekanınında yediğiniz pidenin üstüne deniz manzarası karşısında çayınızı içebilirsiniz. Çayı kaynak suyundan ateşi fındık kabuğundan olan çay içmek isterseniz 48 yıllık Uzun Saçlı'nın yerine uğramadan geçmeyin derim. Mekanın sahibi Nusret Doğan abimizin saçları çay yapa yapa ağardığını mekanın önündeki fotoğraftan da görebilirsiniz. Yolu buraya düşenlerin dediğine göre yıllar geçse de çaylar ilk gün ki lezzetinde hiçbir şey kaybetmemiş. Sırf bu yüzden yeni Karadeniz yolu yerine yolları virajları olsa da eski sahil yolunu tercih edenler var.



Ordu ili merkezine gelince şehrin merkezinden geçen ve Boztepe'ye uzanan devasa bir teleferik göreceksiniz. Samsun'dan başlayıp Karadeniz yolundan Giresun, Trabzon, Rize'ye doğru yol alan birçok kişi yol üstündeki telefiriği görüp Boztepe'den muhteşem Ordu manzarasını izlemeden geçmiyor. Sanırım bu nedenle şehir merkezinde trafik çok yoğun. Eğer şanslı değilseniz araba parkedecek yer bulmak gerçekten çok zor.

İlk başta ana yol üzerinden geçen teleriği görünce ben de şaşırmıştım. Yaklaşık yerden 510 metre yükseklikten ve 2350 metre uzunluğu olan teleferikten manzara çok güzel. İlk başta korkutucu gibi görünse de teleferiğe bindikten sonra tekrar tekrar binmek isteyeceksiniz. Zaten Boztepe'ye teleferik ile çıkmışsanız geri aynı şekilde teleferik ile inmek zorundasınız. Minibüsler sizi şehir merkezine götürüyor olsa Ordu manzarası eşliğinde daha hızlı şehir merkezine inebilirsiniz.




Trabzon şehir merkezine geldiğimizde ilk gittiğim yer Atatürk köşkü oldu. Çam ormanları içinde yer alan bina 1890'larda yapılmış ve dönemin Avrupa simgeleri yapımında kullanılmış. Atatürk, Trabzona 1924 yılında ilk kez geldiğinde burada iki gece ağırlanmış. Atatürk'ün burayı beğenmesi üstüne daha sonra Atatürk'e hediye edilmiş, yalnız 1937 Atatürk tüm mirasını hazineye bağışlamıştır.

İlerleyen yıllarda Trabzon belediyesi tarafından alınıp müze haline dönüştürülmüştür. Müzede, 19. yy sonu ile 20 yy. ait, mobilyalar, porselenler, halılar ve Atatürk'e ait tablolardan oluşan eserler sergilenmektedir.


Atatürk'ün Trabzon Atatürk köşkünde kaldığı oda
Trabzon şehir merkezine geçince karnımız da acıktı. Anlamı büyük olan tarihi bir mekana gidip kavurmalı pilav yemek için Kalkanoğlu pilavcısına gittim. 1853'de Osmanlı-Rus savaşı sırasında Osmanlı ordusu Trabzon limanında toplanır. Osmanlı'nın birçok probleminin olduğu bu dönemde ordunun en çok sıkıntısını çektiği şeyler yiyecek ve giyecekti. Yiyecek olarak askere her gün ancak pilav, hoşaf, ekmek verilebiliyordu. Bu durumu gören o zamanki Trabzon Valisi Osman Efendi, Padişahtan çok iyi pilavcı başı ister. Padişah, pilavını çok sevdiği Kalkanoğlu lakaplı Süleyman Ağa'dan Trabzon'a gitmesini ister. Asker dışında halk da pilav yemesi için aşevi açılır ve burada pilav hoşaf halka bedava dağıtılır. Vali pilavın böyle dağıtılması adil değil herkese eşit miktarda verilmesi için terazi ile tartın verin diye emir verir.

Kırım harbinin sona ermesinden sonra 1856'dan beri Kalkanoğlu pilav lokantası adı altında aynı lezzeti koruyarak nesilden nesile aktarılarak hala hizmet vermektedir. Ben de gidip kavurmalı pilav ve hoşaflarını tattım. Gitmeniz de fayda vardır diye düşünüyorum.


Trabzon'a gidip de Uzungöl'e gidilmezse olmaz. Aslında Karadeniz gezimin temelini Uzungöl'e gitmek istemem oluşturdu. Kartpostallarda, televizyon programlarında her yerde Uzungöl'ü görüyordum fakat bir türlü gitmek nasip olmamıştı. Yeşillikleri geçip yeşilliklerin ortasında mavi nazar boncuğunu görünce Uzungöl'e geldiğinizi anlıyorsunuz. Gerçekten yaz mevsiminde bile serin ve temiz havası olduğu için yanınızda hırkanızı almadan gitmemezlik etmeyin derim. Sabah erken vakti gidildiğinde gerçekten sakin bir yer. İnsanlar gelmeye başlayınca inanılmaz araba kuyruklarının oluştuğunu belirtmek isterim.

Tek kötü şey gölün çevresindeki yeşilliklerin tahrip edilerek turist ağırlamak için pansiyonların aşırı fazla yapılmış olması. Umarım  bu güzellik daha fazla tahrip edilmeden insanlara sunulmaya devam edilir.

Uzungöl'e gidip etrafında yürüyüş yapmak gerçekten hoş. Temiz havası insanı gerçekten yoruyor. Yeşilliğin ve gölün koyu maviliği gerçekten bir zamandan sonra sizi hipnoz edercesine hayran bıraktırıyor.


Uzun gölü besleyen Fırtana deresiden kareler
Uzun gölü besleyen Fırtana deresiden kareler
Uzun gölü besleyen Fırtana deresiden kareler
Geziden dönerken yolkenarındaki Of'da bulunan Çaykur fabrikasından ve Tirebolu çıkışında bulunan Tirebolu 42 satış yerlerinden çaylarınızı almadan dönmeyin derim. Belki marketlerde bu paket çaylardan olabilir ama yerinden almak ayrı bir keyif gerçekten. :)

Giresun Tirebolu Şehir Merkezi
Giresun Tirebolu Şehir Merkezi

Bir koya oturuyorsun, ya denizi izliyorsun ya da gökyüzünü.
Bir şeyleri izlerken insan bir yandan da bir şeyleri özlüyor...


Ağustos ayının son haftası yaptığım geziyi sizlerle paylaşmak istedim.