Öylesine Bir Yazı


Değişen hayatlarımızda kendimizi hapsetmek zorunda kalmamız bana insanoğlunun acizliğini hatırlattı. Dünyaya kafa tutsan da unuttuğumuz yumuşak karnımız vardı. Sokakta yürürken sanki yıllardır buradan uzakta kalmışım gibi hissediyordum. Halbuki daha önceden o sokaktan defalarca geçmiştim diye düşündüm. Yalnız bir farklılık seziyordum. Yolun bazı yerlerinden otlar çıkmış, apartmanların duvarlarını sarmaşıklar örmüş, metro girişi kapalıydı. İlerledikçe daha önce çocuk parkı olduğunu düşündüğüm yerde durdum. Gözlerimi kapattım ve derince bir nefes aldım. En son ne zaman böyle havanın bu kadar temiz ve güneş ışıklarının bu kadar güzel yere vurduğunu hatırlamıyordum.

Rüzgarın da bir sesi olduğunu, yağmurun toprağa düşünce güzel bir kokusu olduğunu, kuşların kendi halinde takılırken güzel sesler çıkardığını uzun zamandır farketmemiştim. Anımsıyordum fakat zihnimdeki yeri bir film karesinden farksızdı.

Ne olmuştu da dünyaya yeniden gelmiş gibi her şeyin farkına varmaya başlamıştım. Bilmiyordum. Her şey bir anda olmuştu. İnsanlar neredeydi. En son televizyonlarda evden çıkmayın deniyordu. Anlaşılan herkes bu karara uyuyordu. İçimde sanki yalnız kalmış gibi his vardı. Yalnızlığa terkedilmiş sokakları bitkilerin kaplamış olmasından içimdeki hissi kuvvetlendiriyordu.

Yol kenarındaki terkedilmiş mağazalara ve sokaktaki eskimiş afişlere bakarak zamanı ve tarihi öğrenmeye çalışsam da nafile idi. Bir anda kolumdaki parlak, muadillerine göre ağırca olan metal saatime bakmıştım. Saatin pili bittiğini gördüm. Daha sonrasında saati öğrensem bile bir işe yaramayacağı kanısına vardım. Bulunduğum her an zamandan soyutlanmış, boş bir zamanla sınırlı değildi. Bazı şeyleri hayal meyal hatırlıyordum. Mesela bir kitabı okurken hissettiğim anı; ancak o an, kaygı içeren bir o kadar da mutlu olmaya çalıştığım zamandı.

Anlıyorum ki şimdi her şeyi atlatmış gibi hissediyordum. Yeniden doğmuş gibi şimdi bütün dünya. Eskiden yapılan hataların üstüne bir toprak atılıp daha iyi adımlar için bir fırsat artık. Tüm bunlar bize tarihin tekerrürden mi ibaret olduğunu, yoksa üstüne ders alıp tekerrür zincirini kırmak gerektiğini mi bize hatırlatıyordu.



Ben Yusuf Arslan. Kısaca Acı bir kahve tadında blogunun yazarı, yüksek mühendis, posta pulu koleksiyoncusu, pikapların çoğu tozlu raflara kaldırılsa da plaksever ve yeni yerleri gezip görmeyi seven biriyim. Daha Fazlası

PAYLAŞ

BENZER YAYINLAR

SONRAKİ YAZI
« ÖNCEKİ YAZI
ÖNCEKİ YAZI
SONRAKİ YAZI »

7 Yorumlar

  1. Doğa kendini koruyor sanki, sonuç ne olursa olsun yaşam doğala dönmeye zorluyor insanı.

    YanıtlaSil
  2. Yaşanılan her şey unutuluyor ve acizce hayallerin gelmesini bekliyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayaller için biraz çaba gerekir. Çaba gösterip hayallere ulaşınca insan daha çok mutlu oluyor.

      Sil
  3. Thank you for your compliment to my blog. :)

    YanıtlaSil
  4. Öylesine bir yazı olmamış. Hayatın anlamına doğru inmişsiniz. Bence ders almak hataları azaltır, hataların azalması mutluluğu arttırır. Bu da hayatı anlamlı kılar. Kaleminize sağlık. Teşekkürler!

    YanıtlaSil

Yazıma yorum yapabilmeniz için daha önceden hesabınızı seçmeniz gerekmektedir. Herhangi bir hesabınız yoksa anonim olarak da yorum yapabilirsiniz.