Başarılı Mühendis (successful engineer)

For English please scroll down



       Mühendislik eğitimimin son zamanlarına girerken işin ciddiyetini daha fazla kavrıyorsun. Branşınla ilgili bir konu olduğunda hemen dikkatini çekiyor ve konu hakkında ne yapabileceğini düşünüyorsun. Sanırım birçok kişi için sıkıcı bir meslek olarak düşünülsede ,mühendisliğin sadece birkaç hesap işi olmadığını anladığında branşını sevmeye başlıyorsun.
      
        Geçen yıl içinde İsveçte bulunduğum zamanda üniversite hocasının bir ders sonrasındaki bana ve birkaç arkadaşıma yaptığı konuşması çok dikkatimi çekmişti. Burada önemli olan dersleri geçmek değil dersleri geçersin, asıl
önemli olan dersleri kendiniz için eğlenceli kılmak demişti. Farkındalık burada başlıyor galiba. Mesleklerinde başarılı kişiler yaptığı işlerini sevmelerinden dolayı o yerlere gelebildiklerini düşünüyorum.
     
       Kısa bir yazı oldu ama ben dahil birçoğumuzda bu eksikliği zaman zaman hissettiğimizi düşündüğümden dolayı bu konuyu vurgulamak istedim.


In English
 

When entering the final stages of engineering education, you begin to understand the seriousness of the work better. When there is a problem related to your engineering department, you focus on the problem and think about what you can do to solve it. I think people often find engineering boring, but if you realize that engineering is not boring and that it doesn't consist only of calculations, you will come to love studying engineering.

Last year in Sweden, after a course, the university lecturer caught my attention with his speech to me and my friends. He said, "The important thing here is not just to pass courses; you can always pass them. The main thing is to make the lessons enjoyable for yourself." I believe awareness starts here. In their careers, successful engineers are always at the top due to their love for their work.

I think this is a brief reflection on the subject, but we all feel this lack of awareness, myself included. That’s why I wanted to highlight this issue.

P.S. I wanted to write in both Turkish and English. I first wrote in Turkish and then tried to translate it into English. If I made any grammatical or meaningful mistakes, I apologize in advance.

    

Ben Yusuf Arslan. Kısaca Acı bir kahve tadında blogunun yazarı, yüksek mühendis, posta pulu koleksiyoncusu, pikapların çoğu tozlu raflara kaldırılsa da plaksever ve yeni yerleri gezip görmeyi seven biriyim. Daha Fazlası

BENZER YAYINLAR

SONRAKİ YAZI
« ÖNCEKİ YAZI
ÖNCEKİ YAZI
SONRAKİ YAZI »

Yazıma yorum yapabilmeniz için daha önceden hesabınızı seçmeniz gerekmektedir. Herhangi bir hesabınız yoksa anonim olarak da yorum yapabilirsiniz.