Dünyanın en mutlu ülkeleri listesinde İsveç'in ilk sıralarda
yer aldığını sanırım bilmeyen yoktur. Daha önceden orada yaşamış biri olarak
kendi gözümden İsveçlileri biraz "
İsveçliler nasıldırlar?" yazımda
anlatmıştım. Şimdi ise bu başlığın ikincisini yazmak istedim.
|
Stockholm Şehir Merkezi - Fotoğraf: Yusuf Arslan |
Öncelikle İsveç dediğimizde aklımıza ilk başta Volvo, Scania, H&M, Ericsson gibi tanınmış markalar aklımıza gelir. Aslında bakarsanız bana göre İsveç'in tek milli markası var, o da Ikea'dır. Bunun birkaç nedeni var. Ikea mağazasının amblem renkleri, İsveç bayrağı rengi ile aynı olması ve İsveç yemek kültürünü yani İsveç köftelerini Dünyaya duyurması nedeniyle milli bir marka olmuştur. Bununla sınırlı kalsa iyi olacak. Ikea, bununla sınırlı kalmıyor ve ürünlerine isim verirken İsveç'e özgü terimleri kullanıyor. Kanepe, sehpa, raflar,kapı kolları ve depolama ürünleri İsveç'te bulunan yer isimleriyle adlandırılmış. Banyo malzemeleri, İsveç gölleri ve nehirleriyle adlandırılmış. Çocuk ürünleri; İsveççe memeli, kuş türleri ve sıfatlarla adlandırılmış. Perdeler ise İsveçli kadın isimleriyle adlandırılmış. Ikea'nın kurucusu; disleksi hastası (okuma ve öğrenme bozukluğu) olduğu için böyle bir yöntem tercih etmiş, ama ülkesi adına gerçekten güzel bir iş başarmış.
İsveçlilerin fredagsmys (cuma keyfi) adında özel günleri var. İş günlerinin bitimi kutlamak ve hafta sonuna hazırlanmak için özel bir gelenek. Ailecek birlikte zaman geçirmenin en iyi yolu olmuş. Bu güne özgü taco yemeği pişirirler ve birlikte yerler. Cuma günleri İsveç'teki cafelerin çoğu taco günü düzenler. Bugüne özgü açık büfe servis yapılır. Eğer İsveç'te arkadaşlarla akşam dışarı çıkmak isterseniz, Cuma günü en uygunu olacaktır. Taco'nun bir Meksika yemeği olarak İsveç'te gelenek olması da ilginç bir durum.
Ülke ekonominin neredeyse %3-5'i nakit parayla dönen bir ülkeden bahsediyoruz. Hatta parayı tamamen bırakmayı tartışan bir ülke. Ödemelerin çoğu mobil cihazlarla ve kredi kartlarıyla yapılıyor. Örneğin şehir içi otobüsüne biniyorsunuz ve telefon uygulaması yardımıyla bir dokunuşla bir biniş ödemesi yapıp şoföre gösteriyorsunuz. Her şey bu kadar. Ben 3 yıl önce İsveç'te iken bu ödeme yöntemini kullanmıyordum. İlk gittiğimde biraz kredi kartı ve sonrasında genel olarak nakit kullandım. Nakit kullanınca parayı neden bırakmaya başladıklarını anladım. Çünkü cepleriniz bozuk 1 kronlarla doluyor. Akşam odama dönünce elimde abartısız bir avuç bozuk kron oluyordu. İsveç pahalı bir ülke olduğu için ve 1000,500,100'lük gibi büyük banknotlar kullandıklarından ceplerde bozuk paralar birikiyor. Kahve dükkanından 32 kron'a bir bardak kahve aldığında ve elinde 100 kron varsa para üstü olarak en az 8-10 tane bozukluk alırsın. Artık ay sonuna kadar cepte olacak bozuk paranın hesabını yapamaz hale geliyorsunuz.
|
Stockholm |
İsveç'te sigara kullanımı diğer AB ülkelerine kıyasla en az içilen ülke özelliğini taşıyor. Bu başarıya son yıllarda sağlık bakanlığı sayesinde imza atmış. İlaç firmalarının nikotin bantları, sakızları, ilaçları yerine snus kullanılmış. İskandinav ülkelerinde çok yaygın olan snus, tütünün içerdiği bazı zararlı maddeler azaltılmış haliymiş. İsveç'te üniversite arkadaşım ara sıra kutundan çıkardığı küçük bir paketi ağzına alıyordu, çiğniyordu. Bu fiili birçok İsveçlinin de yaptığını gördüm. Sonradan öğrendim, sigara kullanmamak içinmiş. Ülkemize göre gerçekten sigara kullanımı az, ama snus çiğneme olayı çok yüksek. Onun da zararı varmış, fakat sigaraya göre daha az zararlıymış. Siz en iyisi hiç sigara içmeyin ve benim gibi rahat edin. :)
Önceki yazımda İsveçlilerin doğasever olduğunu belirtmiştim. Bu nedenle devlet geri dönüşüm sistemine çok yatırım yapmış. Ülkedeki evsel atıkların neredeyse %99'u dönüştürülebilir hale gelmiş. Geri dönüşümden elektrik üretimi yapılıyor. İsveçliler evlerindeki gazeteleri, plastikleri, metalleri, camları,
elektrikli aletleri, ampulleri ve pilleri erinmeden ayırıyor. Kapıların önünde zaten geri dönüşüm konteynırları var. Hatta isterseniz marketlerde bulunan makinelere para karşılığında veya bağış için şişe,teneke kutu vb. şeyleri geri dönüşüme verebilirsiniz. Bu makineler atıklarınızın boyutlarına, rengine ve cinsine göre ayrım yapıp alıyor.
Ayrıca alışverişinizi yaptıktan sonra marketten alacağınız poşet başına para ödüyorsunuz. Bu sayede hem az poşet harcamaya teşvik ediliyorsunuz hem de evden kendi bez çantanızı getirmenize zorlanıyorsunuz. Bu nedenle ben İsveç'te iken çoğu zaman markete sırt çantam ile gidiyordum. Ya da kullandığım teneke kutu, pet şişe gibi ürünlerle markete gider, geri dönüşüm makinelerinden aldığım para ile poşet alırdım.
|
Stockholm - Fotoğraf: Yusuf Arslan |
Son olarak, Dünyanın en demokratik ve çağdaş ülkesi olarak bilinen İsveç’te alkollü ürün satışları sıkı kurallarla yürütülmekte. Devlet kontrolü altındaki "Systembolaget" adındaki mağazalarda satışı yapılmakta. Ülkede yüksek alkol tüketimi ve uzun kış gecelerinde artan depresyonlara önlem olarak devlet böyle bir çalışma yapmış. İyi de yaptığını düşünüyorum. Hatta ertesi gün mesai yapılacağı için Pazar günleri bu mağazalar kapalı. Devlet kontrolünde olduğu için küçük yaştaki gençlere satış kesinlikle yok. Yaş sınırının ise 20 olması gerçekten çalışmanın ciddi şekilde yürütüldüğünü düşünüyorum. Marketlerde ise alkol oranı sadece %3.5 altındaki içkilerin satış izni var. Aynı zamanda yüksek vergiler var.
İsveç'te geçirdiğim 5 ay boyunca gördüğüm kadarıyla İsveçlileri ilk yazımda özet şeklinde anlatmıştım ve bu yazı ile birlikte derinlemesine anlatmış oldum. Yazı hakkındaki düşüncelerinizi yorum kısmına yazarsanız sevinirim.