Karışık Duygular İçinde Blog Yazmak


Bazen yazdıkça yazasım geliyor. Yazarken yazıyı okuyacak kişi profillerini ve zevklerini göz önünde bulundurmaya çalışıyorum. Kendimi anlayışlı bir blog yazarı sınıfına koymam sizce bencilce olur mu? Sözde değil gerçekten iyi yazarlar üstüme fena yüklenir mi?

Aslında bu endişe ile benim bir kalıba tıkılıp kalmama sebebiyet vereceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ben gönlümce yazabilmek için kimsenin bana ulaşamayacağı odama çekiliyorum. Ulaşmaya çalışsa bile ulaşamayacağı bir zamanı seçiyorum. Elime kahvemi alıyorum. Kahvenin uyku kaçırıcı veya rahatlatıcı özelliği olduğundan kendisini seçmiyorum. Onsuz yapamayacağımı bildiğim için bir fincan kahve daha alıyorum elime. Şarkıcı Bob Dylan'ın dediği gibi, one more cup of coffee for road. Yani yol için bir fincan kahve daha. Blog yazma yolunda bir fincan kahve daha istiyorum. Bu sayede kendimi bu yolda giderken serbest hissedebiliyorum.

Kendimce sade ve akıcı anlatımla sıkılmadan yazmaya devam etmeye çalışırken rastgele gittiğim için bol bol hatalara düşerim. Bunları düzeltebilirdim, ama o zaman kendimi sizlere yanlış tanıtmış olurdum. Dikkatsizlikten gelenleri bir yere kadar düzeltebilirim. Bende adet haline gelmiş olanları sizce nasıl düzeltebilirim? Düzeltemem veya kısmen düzeltebilirim. Tom Sawyer kitabının yazarı  Mark Twain var ya "Alışkanlıklar alışkanlıktır, insan onu pencereden atamaz; ancak tatlı dille merdivenden birer adım aşağıya inmesini sağlayabilir." demiş. Tam da yazdıklarıma tercüman olmuş.

Blog yazılarımda herkes beni görsün. Bana bakan da blog yazılarımı görsün. Zaten blog sayfamın alan adında adımı ve soyadımı görüyorsunuz. Bu yolla zihninizde bir profil oluşturursunuz. Blog yazılarımı okursanız bu profilin içini doldurmuş olursunuz. Profilin içini tam dolduracak yazılar yazamazsam içinde boşluklar kalacaktır. Bu boşluklar en ufak sallantıda kavanozun içindeki hareket eden çakıl taşları gibi rahatsız edici kuru gürültü yapacaktır. Sonra okuyucu rahatsız olacağından soğur ve buradan uzaklaşır. Sen onları boşver ve bir de Hz. Mevlana'nın sözüne bak: "Sen bakmasını bil de dikende gülü gör, dikensiz gülü zaten herkes görecektir."

Y.A